Hiç birimiz masum değiliz,
Hiç birimiz masum değildik.
Belki beceremedik masum kalmayı,
Hergün daha da çok anar olduk çocukluğu geride kalan...
Yalnız kaldık,
Acımasızdı hayat, zorlandık.
Aradık, bulamadık, bulunamadık.
Akıttığımız her damla gözyaşı masumlaştırdı bizi, benliğimizi, beynimizi.
Acıyarak ve acıtarak öğrendik güçlü olmayı.
Öğretildik, ehlileştirildik.
Özgürleşmeye çalışırken unutulduk,
Yada unutturduk kendimizi.
İçimizdeki insanı aradık;
Kimimiz bulduk, kimimiz iyice kaybolduk...
Sevdik,sevilen olduk.
Sevdik, sevilemedik.
Sevdik, kaybettik...
Derinlerimizdeki yaralar, masum çocukluğumuzdan uzaklaştırdı giderek bizi.
Değer miydi?
İçi kanatılan, duyguları boşaltılan, atmaya korkan bu kalbin, bu hale gelmesine değer miydi?
Parıltı saçan gözlerimiz;
Özleyen, heyecanlanan, ateşböcekleriyle yarışan tekillikteki yüreklerimiz;
Güvenli duruşlarımız;
Canlı ve sıcak gülümseyişlerimiz;
Cesur söylemlerimiz ve
Korkusuzca sevgiyi söyleyen tınılarımız vardı...
Masumduk.
Öğrendik, öğretildik, ehlileştirildik.
Kalbi yitirdik.
Arandık, bulduk, çokça hüzünlendik.
Akan her gözyaşı ile benliklerimizde gökkuşakları oluşturduk.
Sevdik; hemde çok ve sevildik zaman zaman.
Özgürleştik, tükendik.
Vurdu yalnızlık, yola çıktık.
Ehlileştik yüzyüze kalarak benliğimizle, yüzyüze kendimizle, fikirlerimizle.
Heyecanla sorduk soruları;
İnandık yüreğimize, Yaradan’a,
İnandık aldığımız cevaplara;
İşte ‘o an’, yeniden masumiyet kazandık...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder