Demek istesemde,
25 yaşına gelmiş olmanın farkındalığı ile 19 yaşında olmanın ne demek olduğunu yeniden fark ettim geçen Cumartesi...
Bileziklerimi, posterlerimi zor kurtarıyordum halbuki ondan.
Şimdi bana topluluk içerisinde abla demek istemediği için, isimsiz ve sıfatsız saçma bir muhabbeti götürüyoruz.
19 yaşında şimdi o. Canlı, anlamlı zannettiği hayat için heyecanlı.
İpek gibi, ismiyle müsemma. Su gibi gözleri, uzun dalgalı saçlarıyla farkında olmasa da seksi.
19 yaşında kocaman bir kadın o. Kendini öyle zannediyor, şarkıda dediği gibi.
Son moda kıyafetlerinin içerisinde ve topuklunun çıkardığı seslere gizlerken çocukluğunu, şaşkınlık karşısında boşa bakıyor gözleri. Çocuk misali...
Vücudunun diriliği, aç pezevenklerin ilgisini, yiyesi bakışlarını ve gergin derilerini kendine çekmekte...
Farkında değil o ama olan bitenden... Heyecanlı ya, mutlu çünkü henüz. Öğrenmedi henüz hayatın boktanlığını, huzurun içeride yakalanmazsa asla bulunamayacağını, aşkın duygusaldan öte sexsel bir şey olduğunu ve yozlaşmanın gün gelip kendi masumiyetini vurduğunu henüz öğrenmedi...
O henüz 19.
Genç, diri, canlı, seksi ve çocuk... Gözlerindeki boşlukta, şaşırmalarında ve erken gelen uykusunda henüz 19 yaşında bir çocuk.
Pezevenklerin gözlerinde ateşli ve s.kilesi bir parça; ruhu geçmiş, 1.6cc kaltakların gözlerindeki yiyen kıskançlık ve yok etme arzularının arasından kuğu gibi süzülen ve farkında olmamanın rahatlığında, o bir 19.... Hep 19 kalması ise benim onun için isteyebileceğim en derin dilek..
ama nafile.. gün gelir hiç bir şey değişmese farkındalık vurur insanı.. O da büyümenin ve öğrenmenin kaderi.. Ne yaparsan yap, kalır seninle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder