20 Ekim 2008 Pazartesi

Nesir mi şiir mi ? - 3

Hiç birimiz masum değiliz,

Hiç birimiz masum değildik.

Belki beceremedik masum kalmayı,

Hergün daha da çok anar olduk çocukluğu geride kalan...

Yalnız kaldık,

Acımasızdı hayat, zorlandık.

Aradık, bulamadık, bulunamadık.

Akıttığımız her damla gözyaşı masumlaştırdı bizi, benliğimizi, beynimizi.

Acıyarak ve acıtarak öğrendik güçlü olmayı.

Öğretildik, ehlileştirildik.

Özgürleşmeye çalışırken unutulduk,

Yada unutturduk kendimizi.

İçimizdeki insanı aradık;

Kimimiz bulduk, kimimiz iyice kaybolduk...

Sevdik,sevilen olduk.

Sevdik, sevilemedik.

Sevdik, kaybettik...

Derinlerimizdeki yaralar, masum çocukluğumuzdan uzaklaştırdı giderek bizi.

Değer miydi?

İçi kanatılan, duyguları boşaltılan, atmaya korkan bu kalbin, bu hale gelmesine değer miydi?

Parıltı saçan gözlerimiz;

Özleyen, heyecanlanan, ateşböcekleriyle yarışan tekillikteki yüreklerimiz;

Güvenli duruşlarımız;

Canlı ve sıcak gülümseyişlerimiz;

Cesur söylemlerimiz ve

Korkusuzca sevgiyi söyleyen tınılarımız vardı...

Masumduk.

Öğrendik, öğretildik, ehlileştirildik.

Kalbi yitirdik.

Arandık, bulduk, çokça hüzünlendik.

Akan her gözyaşı ile benliklerimizde gökkuşakları oluşturduk.

Sevdik; hemde çok ve sevildik zaman zaman.

Özgürleştik, tükendik.

Vurdu yalnızlık, yola çıktık.

Ehlileştik yüzyüze kalarak benliğimizle, yüzyüze kendimizle, fikirlerimizle.

Heyecanla sorduk soruları;

İnandık yüreğimize, Yaradan’a,

İnandık aldığımız cevaplara;

İşte ‘o an’, yeniden masumiyet kazandık...

7 Ekim 2008 Salı

Çığlık

Hiç dinlediniz mi siz bir kadın çığlığının söylediklerini, haykırdıklarını.

Veyahut şöyle soralım; hiç dinlemeye cesaret edebildiniz mi, duyduklarınıza karşı dayanma gücünüz yeterli olabilecek miydi ?

Düşündünüz mü hiç; niye Anadolu’mun kadınları zılgıt atar acısını azaltmak için. Niye feryat vardır kültürümüzde. Niye rock şarkıcılarında bile çığlık atmanın iyisi kötüsü tartışılır. Şöyle bir gözünüzü kapadınız mı, yüreğinden gelen şarkıyı hıçkırarak söyleyen bir kadının yanında. Gördükleriniz, göremediklerinizin tırnağı bile olamazken; sadece ama sadece dinlemeyi bilebildiniz mi ağlayarak, bağırarak, çığlık atarak ve hatta susarak kimi zaman; derdini anlatmaya çabalayan bir kadını.

Cevaplar sizin! Ben sadece neden bir kadın olarak ağlamayı ve hatta bağırmayı çok sevdiğimi anlamaya çalışıyorum tüm hemcinslerimin yarattığı etkiyide göz önüne alarak.

Kadının çığlığı çok büyük bir mesajı taşır aslında içerisinde. Anladığınızda, duyduğunuzda veya farkına vardığınızda diyelim; şöyle bir olan biteni sorgulatır size. Yaşananları, duyguları, kırgınlıkları ve hatta pişmanlıkları, aşkları ve uzaklaşmaları. Bir damla yaş gelir kadının gözünden. Çünkü çığlık bir araçtır. Zılgıt bir ses kümesidir yürekte kabaranları dışarı vuran. Kelimeler yetmez artık anlatmaya içeride birikip bedeni boğan hisleri. Bir şarkıdaki eşlikte, hüzüne karışmış bir haberdeki sessizlikte, ve zaman zaman kavgada ortaya çıkan bağırtıda aniden,ki kontrolsüz çıkıvermiştir, hep istenen, aslında duyulmaktır. Duyulmak, dinlenmek ve anlaşılabilmek. Kabul edilmeyi, benimsenmeyi, sevgiyi, saygı duymayı, bir çiçek kimi zaman, bir çocuk istendiğinde gibi olmayı ve yaşamın yükünü, yaşanmışlığın kalıntılarını, paylaşılmak istenen pişmanlıkları, yüreğe hapsedilmiş söylenmemiş sözleri saklar, ruhundaki inceliği sakladığı gibi kadın, çığlığında....

Yalnızca gözünün içine korkusuzca bakabilecek, çığlığa ihtiyaç duymadan kendisini duyabilecek birini ister kadın ve sunar ona yaşamının gizlerini tereddüt etmeden, korkusuzca, başı yukarıda! Beklemez; dinlendiğini, sevildiğini bildikçe. Korkmaz, saklamaz kendini kalkan yaptığı bedeninin içerisinde. İnançları ile beraber artık sığındığı fiziksel bir limanı da vardır hayatını güzel kılan. Çığlık atmaz artık, gülümser, hüzün yoktur gözlerinde. Çünkü sevgi vardır kalbinde, ürkmez, güçlüdür kabul edilmiş ve anlaşılmıştır. Ağlar ama gene kadın, bu kez de sevinçten...

Bir kez cesaret ettiniz mi çığlık atan bir kadını anlamaya, çok şey kazanmış ve kazandırmış olursunuz aslında yaşama. Hep dilimizde değil midir “paylaştıkça artan duygular”, hani neredeler şimdi ?...

Not: Melih Kibar’ın mesaj şarkısı eşliğinde yazılmıştır ve bu şarkının eşliğinde okunması şiddetle tavsiye edilir.. :)