30 Nisan 2012 Pazartesi

Kiskanmak

Elinde tuttugu kitabi kiskandim bugun;
benim yerime ona baktigi, onunla vakit gecirdigi ve ona dokundugu icin.
Kiskanmayi ogrendim bugun!
Her normal kadin gibi oldugumu ve bu boktan duyguyu bugune kadar bilmedigimi anladim.
Hay anasini!...
Bu yeni iste. Bu duygu bana cok yeni!
Sert geldi...
Kiskanmanin ne demek oldugunu ogrendim bugun...
Cok da harika degilim hani!...

Published with Blogger-droid v2.0.4

11 Nisan 2012 Çarşamba

Yine mi güzeliz, öyleyiz be!

Veee buldum... İlk fırsatta avaz avaz söyleyeceğim bu şarkıyı size...
Dost meclisi'ne.. Size...
Yine güzeliz ve hep çiçeğiz... Öyle...

10 Nisan 2012 Salı

Gözyaşlarım Mutluluktan, Doyasıya Mutluluktan...

                                                                  Ankara, 10 ->11.04.2012, 03:00 suları

Kelimelerimi toparlayamıyorum... Lal oldu dilim.
Çok zor. Çok zor, duygularımı bu kadar coşkunken yazmak.
Üstelik yorgunum aslında.
Dolu dolu geçen bir sabahın ardından, gülmekten, dans etmekten, şarkı söylemekten ve mutluluktan yorgun düşmüş durumdayım.
O kadar mutluyum ki...Uyutmuyor bu mutluluk..Bana sunulan bu olağanüstü sevgi, tarifsiz bir özgürlük ve sınır tanımaz bir yapabilirlik katıyor... Sevgiye boğuldum. Taştım ve bundan böyle asla tek çocuk değilim!...
Bu muhteşem işin mimarlarını, o defteri dolduranları ve dolduracakları ölene dek yanımda taşıyor olacağım!!! Ben "nefes veren dostlar" bahşedilmiş bir insanım. Bunu anlatmak imkansız belki, ama hayat bundan sonra bir daha hiç soluk olmayacak. Olamayacak çünkü.
Suskunluklarıma bile renkleriniz karılacak.
Acırken her hangi bir zaman dilimde, herhangi bir sebeple ruhumda bir yerler...Yazılarınızda gizlenen gülümsemeler yayılacak beden iklimlerime.
Hırçınlıklar, fotoğraflarımızda ve minicik bir el defterinde eriyip, yok olacak...
Ağlamak hiç bu kadar keyifli,
Suskun kalmak ise hiç bu kadar gürültülü olmamıştı.
25 yaş benden pek çok şey aldı, çok törpüledi, çok acıttı...
Ne yalan söyleyeyim, bir yandan da beni böyle özel kılacağını düşünememiştim.
Özel olduğumu hissettim bu akşam. Sevildiğimi hep hissetmene rağmen, bundan sonra bunu hep bilecek olmak, sevgiyi görmüş olmak, mertebe attlattı...
Sevgiyi gösterdiniz bana. Beni daha mutlu edemezdiniz.
Alt tarafı doğum günü diyen on'ların arasında, geçtim kocaman bir dost meclisinin bunu yapmasını, tek bir kişinin bile böylesi pahabiçilmez bir hediye vermesini düşünmezken, tüm dostlarım, sevdiklerim, arkadaşlarım bir araya gelip, aylarca uğraşıp, beni arş'a yükselttiler...
Ağlamaktan gözlerim yandı. Gülmekten ise yanaklarım....
Mutluluktan ağlama şansına erişen insanlardan oldum.
Mutluluktan yorgun düştüm. Allahım ne kadar şanslıyım!...
Allahım, ne kadar teşekkür etsem az. Her biri senden bir tezahür gibi ne yalan söyleyeyim...
Henüz belirsizlikte her şey belki. Belki, 1 ay sonra görünecek yeni geleceğin gerçekleri, getirecekleri.
Kaygılar, korkular ve derbeder edebilecek bir yalnızlık taşırken gelme olasılığı olan yeni gelecek, siz bana dayanma gücü, siz bana coşku ve siz bana bir deftere sığan, bir ömürlük mutluluk bahşettiniz...
Ankara'nın o nefis "bozkır'da güneş batışında" oluşan gökteki mor'larım ben, siz bakıp hayallerinizi kattıkça.
Sizlerle ben hep özgürüm, sizlerle ben hep güzel, sizlerle ben hep bütünüm ve sizlerle hep insan...
Suretteki Aysu'yum ben, bir yerlerde bir biçimde hatırlanacak ve dahi unutulacak olan, ama esas olan şu ki, her biriniz var oldukça,
suya vuran Yakamozum ben, kıpırtılı, ışıltılı ve sonsuz...

Sevgi görülür mü peki? Benim ki gibi bir dost meclisine sahipseniz eğer, görülür, duyulur, bilinir, dokunulur ve tadılır... Utandırır sevgileri o dost meclisinin, masumiyeti hatırlatır.
Öyle bir görülür ki o sevgi, karşılığında önce coşulur bir nehir gibi, sonra susulur ovalarca...
Bitti sözcüklerim. Gerisi için korkarım, duygular yiter, kelimeler dilin edebi güzellikteki yalanına meyleder diye...
Susarım bu yüzden. Sustum.
Sizi sevdiğim, aşikar...

9 Nisan 2012 Pazartesi

Neden?

Bir kaç gündür içinde bulunduğum farklı ortamlar ve süregelen onlarca kelimelik konuşmalar bana yine aynı soruyu sordurtuyor...


NEDEN?

4 Nisan 2012 Çarşamba

Uslanmadım.

...uslanmayacağım da o ayrı...

Öğrenmedi gönül yaşlanmayı
Dünya zamanıyla gün saymayı
Saldım semaya özgür en kara sevdayı
Aşktan başka bir şeye inanmadım



Doğa Bahar'ı Müjdeler

Çamların çatırtısı
                       - can patlamaları
Kuşların cilveli neşesi
                       - sevincin mana buluşu
Su yürüdü dallara, yakında doğacak sessiz gümbürtülerle çiçekler...
Başladık kaşınmaya, sevişir oldu ağaçlar aşkla..
Hayvanlar, dar alanda kısa koklaşmalarda müjdelerken yeni gelecek can'ları...
Tek sıkıntı insan denen mahlukatta...
Doğa Bahar'a uyana dursun,
zavallı insan,
yine, yalan dünyasının esirliğinde kıvranmakta...

3 Nisan 2012 Salı

BİRAZ KÜL BİRAZ DUMAN

biraz kül biraz duman o benim işte 
kerem misali yanan o benim işte 
inanma gözlerine ben ben değilim 
beni sevdiğin zaman o benim işte


2 Nisan 2012 Pazartesi

Sen Üzülme

Üzülme...

1 Nisan 2012 Pazar

"Sevgili, arayıp da bulduğun birisi değil, hiç yokken aşık olduğun kişidir..."

Can Yücel


- doğru demiş Can Baba...

Seçmece

Rüzgar Gülü 
Önümden çekilirsen İstanbul görünecek 
Nerede olduğumu bileceğim 
Sisler utanacak eğilecek 
Ağzının ucundan öpeceğim 
Saçına kalbimi takacağım 
Avcunda bir şiir büyüyecek 
Nerede olduğumu bileceğim 


Bu çıplak geceler yok mu 
Bu plak böyle ağlamıyor mu 
Camları kırmak işten değil 
Delirecek miyim neyim 
Kirpiklerimden mısra dökülüyor 
Kenya'da simsiyah yalnızım 
Yoksul bir şilepte gemiciyim 
Malezya'da yük bekliyorum 
Önümden çekilirsen İstanbul görünecek 
Nerede olduğumu bileceğim 


Gözlerini söndürme muhtacım 
Ben senin aydınlığına muhtacım 
Yepyeni bir ilkbahar harcayıp 
Bir yaz boğup bir sonbahar harcayıp 
Rüzgar gülünü arayacağım 
Oran'da Pernanbouc'ta Tombuktu'da 
Vinçler yine akşamları indirecekler 
Yine karanlığa bulaşacağım 
Gözlerin rüzgarda savrulacak 


İkimiz iki sap buğday olsak 
Sen benim olsan, ben senin olsam 
Bir gece vakti aklına gelsem 
Uykunu tutsam bırakmasam 
Seni kucaklasam, kucaklasam 
Birbirimizin kalbini dinlesek 
Dünyanın kalbini dinlesek 
Büyük ateşler yaksalar 
İki güvercin uçursalar 
Nerede olduğumuzu bilsek
Atilla İlhan