26 Ocak 2013 Cumartesi

"Arizona Dream - Death" Yeniden

Gitmek vs. Ölüm

Gitmek.
Evden çıkmak. Durağanlaşmış ve sıradanlaşmış hayatında yapacağın en derin değişikliklerden biri.
Yeni bir hayata yelken açmak. Hep istediğin. "Artık zamanı", "daha da beklersem geç olacak" dediğin.
Gitmek.
İki cümlelik bir sohbetin tam ortasındaki 3-5 kelimelik söylenme sırasında, duvara çarparak fark ettiğin gizli kalmış o sinsi "Ölüm" duygusunu anlayana dek, yalnızca korkaklık ettiğini düşündüğün için kaçak oynadığın, o mevzu bahis; gitmek...
Yine karşına çıkan ölüm. Kabul ettiğin, affettiğin, özgürlük bildiğin ölüm.
Yine ağabeyin. Yine çocukluğun. Yine elini kolunu bağlayan ölüm.
Hayatının, çözümledikçe başka düğümlerini bulduğun bu hayretten hayrette salan son 1.5 yılında, gitmenin de ölümle kodlandığını keşfetmen.
Aslında mevzunun ne korkaklık, ne yetersizlik, ne yapabilirlik olmayışı.
"O gitti ve öldü". deyişin çok içerilerden.
"Ben gidersem ve ben de ölürsem o zaman katlanarak büyür bu acı" isyanın, senin bile hiç anlamadığın bu güne değin.
Halbuki gitmek; değişiklik, yapabilirlik, yeni bir vizyon, yeni bağlantılar, heyecan, ve hepsinin yanında gitmek, aşk demek bu kez senin için.
Ah Zerdüşt, dipteyim. Çok fena yere yapıştım. Belki de bu sonuncusuydu aradıklarımın. Bu, tüm zırhlarımın sebebi, bu reddedişlerimin ve vazgeçişlerimin anlamlı nedeniydi.
O gitti ve kader onun gitmesinden bağımsız bir biçimde, vaktini tamamladığı anda aldı onu.
Gitmek belki de sadece bu sebep-sonuç ilişkisinin içindeki bir noktaydı, kim bilir. Gitmek onun kaderinde bir adımdı.
Zerdüşt, haydi şimdi dokun gönlüme. Şimdi lazım işte nicedir vaktini kolladığın yardım.
Gitmek, benim için yaratıcılık, yeni bir yaşam, güç ve birlik; insanlık ve huzurum için.
Haydi Zerdüşt, çöz ve kır tüm bağlarımı. İyileştir ve inandır; işte şimdi, şimdi bu zamanda beni.
Haydi Zerdüşt... Haydi...