10 Nisan 2012 Salı

Gözyaşlarım Mutluluktan, Doyasıya Mutluluktan...

                                                                  Ankara, 10 ->11.04.2012, 03:00 suları

Kelimelerimi toparlayamıyorum... Lal oldu dilim.
Çok zor. Çok zor, duygularımı bu kadar coşkunken yazmak.
Üstelik yorgunum aslında.
Dolu dolu geçen bir sabahın ardından, gülmekten, dans etmekten, şarkı söylemekten ve mutluluktan yorgun düşmüş durumdayım.
O kadar mutluyum ki...Uyutmuyor bu mutluluk..Bana sunulan bu olağanüstü sevgi, tarifsiz bir özgürlük ve sınır tanımaz bir yapabilirlik katıyor... Sevgiye boğuldum. Taştım ve bundan böyle asla tek çocuk değilim!...
Bu muhteşem işin mimarlarını, o defteri dolduranları ve dolduracakları ölene dek yanımda taşıyor olacağım!!! Ben "nefes veren dostlar" bahşedilmiş bir insanım. Bunu anlatmak imkansız belki, ama hayat bundan sonra bir daha hiç soluk olmayacak. Olamayacak çünkü.
Suskunluklarıma bile renkleriniz karılacak.
Acırken her hangi bir zaman dilimde, herhangi bir sebeple ruhumda bir yerler...Yazılarınızda gizlenen gülümsemeler yayılacak beden iklimlerime.
Hırçınlıklar, fotoğraflarımızda ve minicik bir el defterinde eriyip, yok olacak...
Ağlamak hiç bu kadar keyifli,
Suskun kalmak ise hiç bu kadar gürültülü olmamıştı.
25 yaş benden pek çok şey aldı, çok törpüledi, çok acıttı...
Ne yalan söyleyeyim, bir yandan da beni böyle özel kılacağını düşünememiştim.
Özel olduğumu hissettim bu akşam. Sevildiğimi hep hissetmene rağmen, bundan sonra bunu hep bilecek olmak, sevgiyi görmüş olmak, mertebe attlattı...
Sevgiyi gösterdiniz bana. Beni daha mutlu edemezdiniz.
Alt tarafı doğum günü diyen on'ların arasında, geçtim kocaman bir dost meclisinin bunu yapmasını, tek bir kişinin bile böylesi pahabiçilmez bir hediye vermesini düşünmezken, tüm dostlarım, sevdiklerim, arkadaşlarım bir araya gelip, aylarca uğraşıp, beni arş'a yükselttiler...
Ağlamaktan gözlerim yandı. Gülmekten ise yanaklarım....
Mutluluktan ağlama şansına erişen insanlardan oldum.
Mutluluktan yorgun düştüm. Allahım ne kadar şanslıyım!...
Allahım, ne kadar teşekkür etsem az. Her biri senden bir tezahür gibi ne yalan söyleyeyim...
Henüz belirsizlikte her şey belki. Belki, 1 ay sonra görünecek yeni geleceğin gerçekleri, getirecekleri.
Kaygılar, korkular ve derbeder edebilecek bir yalnızlık taşırken gelme olasılığı olan yeni gelecek, siz bana dayanma gücü, siz bana coşku ve siz bana bir deftere sığan, bir ömürlük mutluluk bahşettiniz...
Ankara'nın o nefis "bozkır'da güneş batışında" oluşan gökteki mor'larım ben, siz bakıp hayallerinizi kattıkça.
Sizlerle ben hep özgürüm, sizlerle ben hep güzel, sizlerle ben hep bütünüm ve sizlerle hep insan...
Suretteki Aysu'yum ben, bir yerlerde bir biçimde hatırlanacak ve dahi unutulacak olan, ama esas olan şu ki, her biriniz var oldukça,
suya vuran Yakamozum ben, kıpırtılı, ışıltılı ve sonsuz...

Sevgi görülür mü peki? Benim ki gibi bir dost meclisine sahipseniz eğer, görülür, duyulur, bilinir, dokunulur ve tadılır... Utandırır sevgileri o dost meclisinin, masumiyeti hatırlatır.
Öyle bir görülür ki o sevgi, karşılığında önce coşulur bir nehir gibi, sonra susulur ovalarca...
Bitti sözcüklerim. Gerisi için korkarım, duygular yiter, kelimeler dilin edebi güzellikteki yalanına meyleder diye...
Susarım bu yüzden. Sustum.
Sizi sevdiğim, aşikar...

1 yorum:

ada dedi ki...

canım canımıniçi kuzum meleğim