27 Mart 2011 Pazar

Yanık

Yandım.
Uğraşıyorum son bir haftadır belki de 10 gündür yanık halleriyle.
Yanan parmağım mıydı ?
Yoksa parmak yalnızca bir nokta mıydı yangının görülesi halini yaşatan...
Yandım...
Yanmaktan zevk aldım. Çok acımasına rağmen yanığım.
Hani her yırtılan kağıdın çıkardığı sesten zevk almak ve daha da daha da yırtmak istemek gibi.
Su toplayıp şişen parmağıma her baktığımda
Zevk aldım yakmaktan,
Seni, onu, belki de tüm geçmişi...
Kimbilir belki beni, benden geride bırakılmış.
Elimde görülesi bir iz kaldı.
Bakalım benimle yeni tanışan biri fark edebilecek mi izlerimi ?!?!?
İnce bir ayrımdır fark etmek, karşındakine ait izleri.
Yalnızca seks düşünmeden bakmayı ve görmeyi gerektirir hani.
Önemlidir izler.
İzlerden öğrenilen hikayeler ve dokunulan mahrem yerler.
Coşkulu bir 'aşktan' daha yüksek bir haz yaratır hani tozlanmış beyin kıvrımlarına,
Yeni bir hikaye bulmanın verdiği merak.
Yeni bir araf yaratır sorularla bezenmiş,
Kimi zaman bir aşk, kimi zaman yalnızca sohbet getirir.
İzler... İzler... İzler...
Yandım.
Yanmak bana yeni bir nefes verdi.
Anka kuşu misali,
Yeniden doğmanın nefesini...
Bir de yeni bir iz.
Güzel olduğu iddia edilen ellerimde yerini henüz sağlamlaştırmamış,
Kalıcı olmayı henüz kabul edememiş bir iz.
Aynı, herhangi birinin hayatında kalıcı olmayı kabul edememiş ruhumun
Bırakamadığı iz gibi...

Hiç yorum yok: