20 Kasım 2011 Pazar

Özgürlük ve Öfke

Önce özgürlük... Özgürlüğe dair şimdiye dek duyduğum en çarpıcı ve etkileyici dizeler...

"Hep özgür olmak istemişti..Bizim evimiz ona hep sıkıcı gelmiş, kendini hep mahkum hissetmişti...
Mutluluğu evinden uzaklarda aradı. Şimdi gittiği evde de aynı duyguları yaşıyordu ve biraz olsun soluklanabilmek için eski hapishanesine dönmüştü.
Özgür bir hayat, hayata karşı sorumlu davranmadan mümkün olamaz,
Sorumsuz bir özgürlük arayan, gittiği her yere içindeki hapishaneyi götürür,
Ruhu mahkumdur çünkü..." 


http://diziport.com/oyle_bir_gecer_zaman_ki-izle/49_bolum/7

"Yeter ulan yeter... Tamam ulan ben aşağılık bir adamım, tamam.

Tamam kabul ediyorum aşağılık herifin tekiyim...  
Bana her bakışında gözün, kaşın, saçın bana aşağılık bir adam olduğumu söylüyor, yeter usandım ulan.
Usandım yeter, ben sana kötü birşey yapmayacağım, yanlışlıkla geldim ben buraya, benim odam zannettim..
Allah allah ya!
Her seferinde beni böyle aşağılayıp eline ne geçiyor Cemile, ne geçiyor Cemile...
Gebersem de kurtulsam ulan allah kahretsin, allah kahretsin, gebersem de kurtulsam...
........
Sev beni...
Cemile n’olucam ben????? Ha Cemile, ben n’olucam???"


ve ardından son sahneyle ben de uyanan 3 kelime...
Acı veren öfke!
Yakıcılığı büyük ve etki alanı hayal bile edilemeyecek olan,
Sahibini ve etrafını her an daha çok yakan,
Utandıran, aşağılatan, korkutan ve dindirilemeyen...
En çok da biriken nefret herhalde tepkileri çoğaltan ve hep bilenmiş tutan insanı,
kalbin yumuşatıcılığına ve unutabilmenin getirdiği özgürlüğe inat...

Bunları yaşatmıştı bana bu sahne..
İyi bir yapımın, yüreğe dokunan kısımlarından yalnızca iki tanesi aslında...

Hiç yorum yok: