24 Mart 2012 Cumartesi

2 de 1

Aynı güne sıkışan iki buluşma.
Her ikisi için de ayrı bir kaygı, karın bölgesini rahatsız eden...
İlki çok güzeldi... Tadı damakta kalan, bir daha olsun diye kıvrandıran türden...
Umut edilen her şeyin gerçekleştiği, samimi, içten, şaşırtıcı ve zeka seviyesi çok yüksek konuşmalarla bezeli, kaçırılan bakışların, yakınlaşmak istenen uzakta kalmaların eşliğinde ve belki de kızaran yanaklarımın damga vurduğu güzel bir Cuma akşamı başlangıcı yarattı.
Hatta aklımda kalan bir soru bile bıraktı cebime katıp, gecenin bir sonraki programına taşıyacağım; "çok merak ediyorum ne var o çantanın içinde?".
Sonra diğer program.
Sevilen bir kız arkadaşın hatırına, bir önceki keyif veren birlikteliği bıraktıran, ne üdüğü belirsiz saçma sapan bir çokluluk hali.
Yine boktan adamlar ve boktan kadınlarda oluşan bir çokluğun içerisinde, kendi halinde varlığını sürdürmeye çalışan bir kaç kişiyiz...
Etraf boktan adamlar ve boktan kadınlarla çevrili... Umarsızca kadınların içine düşen adamlar, et pazarlamaktan hoşlanmakta olan aptal kadınlar...
Üzerime geçirdiğim "ah ya ne kadar eğlenceli" modunu yaratan maskeyi ancak 2 saat taşıyabiliyor, ardından yüzümün ekşimesine engel olamıyor, içimden geçenleri acıtarak, haykırırcasına söylemeye başladığımda gece 12'yi vuruyor ve 5 dakika içerisinde tüm eşyalarımı toparlayıp benim gibi bir kaç kişiyi öperek son hız bu boktan çokluğu terk ediyorum.
Eve geldiğimde, şu koca güne dair aklımda kalan 3 şey ise gerçekten ilginçti...
geçen son 3 saatten daha geride kalması gereken o soru, şaşkın iltifatlarımdan sonra bir anda gülümsemeye başlayan bir yüz ve beni utandırmayı başarmış bakışlar...
Ha bir de, yeniden hatırladığım ve tüm anılarını tek bir cümle ile temize çektiğim, yepyeni beyaz bir sayfaya yazılan PIA, Atilla İlhan'dan...

 

1 yorum:

ada dedi ki...

son sahneyi kaçırmışım. acaba neler oldu?