17 Mart 2012 Cumartesi

(!)

Ölüm!
Senin pek bilmediğin ve büyümekle ilgili ahkam kestiğin,
Benimse ilk 6 yaşında tanıştığım ve 15'ine gelmeden peş peşe 5 aile ferdini toprağa teslim ettiğim,
hayatın bir nev-i özgürlük anı!
Ama dostum, bana gelip de ölümden bahsetme...
Yahut hiç kimse ölmemişken sevdiklerinden, bana büyümekten de bahsetme...
Çünkü sen bilmiyorsun yüreğini dağlarken kaybetmenin acısı, Yaradan'la mücadele etmek nasıl eğer boynunu insanın...
Neyse dostum, diyeceğim,
ölüm bir çığlık uzağındaydı hayatın,
yaşamsa farazi acıların peşinde hayatı bok etmeye değmeyecek kadar kısa!
ya erdemlerinle yaşamayı seçersin ve İNSAN derler sana,
yahut bir yaprak misali rüzgar nereden eserse oraya gidersin,
ve gün gelip de ölüm kapını çaldığında,
ardından çınlayan kuru bir Helal Olsun duyarsın tanımadığın kalabalıklarca seni dolaştıran rüzgara bırakılan...  

2 yorum:

Adsız dedi ki...

bir zamanlar sorduğum insanı en çok ölüm mü yaralar yoksa ümitsizlik mi sorusuna yanıt bulabildin mi?

Aysu dedi ki...

Çok ilginç bunu konuştuğumuzu hatırlayamadım... O yüzden okuduğum andan beri düşünüyorum. İlk defa sorulmuş gibi yani.
Ölümle başa çıkmayı öğrenene kadar isyanlar.. Sonrası derin bir kabul, teslimiyet bir nev-i..
Ümitsizlikse işte o her gün yeniden öldürür adamı; öğrendim ve anladım... Daha önce sorduğunda ne cevap vermiştim ???