26 Aralık 2010 Pazar

Aşka dair bir hatırlatma

Öyle bir boşluk, kabul, boşvermişlik anıydı...

Onlarca yapacak işimin arasında verilmiş 10 dakikalık bir mola. Yine ve hep olduğu gibi kendimi bildim bileli, bir şiir okuma ihtiyacı.

Gayriihtiyari bakılan Nazım şiirleri.. Gülümseten, hatırlatan, iyi gelen ve nefes veren Tahir ile Zühre'nin o güzel hikayesi..

Aşka dair bir hatırlatma olsun istedim. Okuyucudan çok kendime belkide...

TAHİRLE ZÜHRE MESELESİ

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahir'le Zühre olabilmekte
yani yürekte.

Meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil

Nazım Hikmet

Hiç yorum yok: