22 Kasım 2010 Pazartesi

Eskişehir'den Kalanlar - Toz Kokusu ve Özlem

Bilir misin Eskişehir'i dostum?
Toz kokar şehrim buram buram. Beğenmemiş gibisin, ekşiyiverdi yüzün.
Pancar işletmelerinden yayılan koku, bozkırın tozu ile karışır memleketimin semalarında...
Ezelden beridir kardeşlik vardır bu şehirde tepesindeki buluta rağmen.
Onlarca milletin, onlarca inancın, onlarca kültürün tam ortasında;
Kaçanlara kucak açmış, göçenlere yer bulmuş, herkesi bağrına basmayı bilmiştir...
Mutfakları, dilleri, görüntüleri ve özkimlikleri birbirinden farklı onlarca millet Türk'lük bayrağı altında bu milletin çocukları olmuş;
Birlikte oynamış, birlikte müdafa etmiş vatanı, birlikte büyümüş ve hoşgörü içinde yaşamayı bilmiştir nicedir...
Çerkezi, tatarı, macırı, yörüğü, Türkmen i ile kendi içinde bambaşka bir dünyadır Eskişehir...
Çocukluğumun toprakları hep bir özlemdir içimde. Yahut özlem Eskişehir'den bana kalan bir mevzudur beni mahzun bırakan inceden ve yaş aldıkça, daha da derinden...
Köy evinin unutulmaz anıları ile Eskişehir'de caddeye bakan evin içindeki onlarca yaşanmışlık,
Evlerin sahibeleri iki deli bakışlı çerkez kızı...
Anneannemler...
Şimdilerde kabristanlarda ziyaret etsek de bizim çerkez kızlarını,
Eskişehir içimde her geçen gün daha da büyüyor..
Yaşamalı diyor bir yanım tüm olup biten ve ümit kıran olaylara inat;
Yaşamalı bu şehirde diyor, bu bitirilemeyen güzel ülkenin güzel şehrinde...
Toz kokusunu da dahil,
Göçüp giden ve poyraza açık tepedeki köyümün,
Güneşe ve bozkırın güzel başak rengi tarlalarına bakan kabristanında uyuyan Can'larımı da,
Gidilemediği için bakılamayan, bakılamadığı için çökmekte olan beyaz köy evini de,
Şehir merkezinde bile soğuktan kemiklerimi titreten zemheri kışlarını da - ki birinde yollar çatır çatır buzken (öyle der hep anam) gelmişim dünyaya -
Çiğböreğini, hamamını, bozasını, Porsuk'u, odun sobasını, çocukluğu, hayvanları, erik ağacını, Türkülerimizi, pşınanın melodilerini, ayakları yere vura vura dans etmeleri,
Mamrıs, hampal, şelame, tarhana, höşmerim ve ev makarnası talimlerini,
Çerkezce derslerini,
Zikir terapilerini ve duaları
Hoşgörü, özgürlük ve güveni,
Sevgi ve kardeşliği, fedakarlıkların ve özverilerin mutluluklarını ve acılarını asla silinemeyen...
Kabullenişi ve hep reddedişi,
Duvarlarından kulağıma, kulaklarımdan kalbime gelen yaşanmışlıkları ve duvarların evlerini de,
Yani ben galiba çerkezliğimin köklerini, hep ama hep özleyeceğim...


* İlk not 19.11.10 da düşülmüştür, Metin & Kemal Kahraman - Ferfecir albümündeki Karasu şarkısı yazıma eşlik etmiştir...

Hiç yorum yok: