20 Ocak 2011 Perşembe

Anekdotlar 3

"Ne bu inat gelsene işte" dedim.
Elimi tutarken "hayır !" dedi.
"Gelirsin gelirsin" dedim, elim daha bir eline yerleşirken.
"Napcaz ?" dedi.
"Konuşuruz" dedim.
Gittik.
Konuştuk.
"Hiç mi sevmedin beni" dedim.
Sustu.
"Peki" dedim.
"Dondurma yiyelim mi ?" dedi.
Yedik.
Bakıştık.
Sarıldık.
Ayrıldık ve arkadaş kaldık.
------------------------------
Seher vakti gördüm sokaklarında bir tatil beldesinin,
"Nerden çıktı bu, kim bu ?" dedim gözlerimi ayırmaksızın.
Alamadım kendimi çemberinden, "merhaba" dedim.
Şaşkın bakışlarını gizlemeye çalışırken cevap verdi: "merhaba".
Konuştuk biraz, ayrıldık.
Ertesi gün birlikte geçti.
Gün bitti, gece oldu.
Konuştuk durmaksızın, güldük, şarkı söyledik.
Bir anda elini elime kenetledi.
"Ellerin..." dedi, "ellerine vuruldum ben..."
Güldüm, kırmızıya çalarken bir anda yanaklarım.
"Bir de işte, bu gülüş" dedi...
Sözün bittiği yerdeydik artık !
Kelimeler vasıfsızlardı ve çıkmadılar odalarından.
Batışa geçmiş dolunay, sarımsı ışığıyla tüm köşeleri yumuşatırken,
Bedenlerimiz de birbirine alışıyordu, otururken kıçımıza batan şezlonglarında kumsalın...
"Şimdi şarap olmalıydı, bir de yanında sana söylenecek bir Hayyam şiiri" dedim, elimizdeki kimbilir kaçıncı birayı hiçe sayarcasına.
O ise anı durdurdu.
Gözlerimin net olarak ayırt edebileceğinden daha yakınken, bir o kadar da uzaktı
Gülümsedim ve kapattım gözlerimi,
Ay şahitti,
Öpüştük,
Sarıldık ve gün doğarken uyandık.
Gelen ilk sevgililer gününde ayrıldık,
Tabi bir de arkadaş kaldık...

Hiç yorum yok: