6 Ocak 2011 Perşembe

Fısıltılar (Öyle)

Fısıltılar vardı derinlerden yüzeye ulaşmaya çalışan.
Buzu yırtarcasına güneşe varan kardelen misali, derimi ve dilimi yırtıp fikir olmaya çalışan
Fısıltılar.
Birbiri ardına gelen, peşisıra anlamlar ve anlamalar yaratan, buğulu, belirsiz ama sürekli fısıltılar.
Ne olurdu bunlardan ?
Düşünce,
Çığır açan yenilikler,
Kaos yaratan tohumlar,
yahut sıradan bir güne renk katmaya çalışırken alacasında kaybolduğun bir lunapark sahnesi...
Bir böcek misali kumu eşeleyen,
Yer yapamaya çalışan yada kimlik bulmaya çabalayan,
Derin ama bulunduğu yer itibariyle henüz niteliksiz,
Ne bir korku, ne de bir coşku yaratan fısıltılar...
Kılıfsız ve paketsiz ideallerin karmaşasında,
Sunum üslubları belirlenememiş,
Kendine bile yedirilememiş,
Ne üdüğü belirsiz ilişkiler gibi karışıklık vesilesi ve
Belkide en mühimi, sağlıksız seçimlerin hazzında uyuşan beyin misali ortalarda dolaşan,
Kaybolmayan ama var da olmayan,
Uçusan tozcuklar misali sıradan bir rüzgarda
-sonradan kum fırtısına dönüşeceklerinin sinyalleridir aslında-
Oradan oraya koşuşturan
Fısıltılar vardı...
Var olmaya çabalayan...

Hiç yorum yok: