24 Ekim 2010 Pazar

Zerdüşt Dolunay'da Sesleniyordu

Dün gece dolunay vardı yine gökte... Kaçıncı dolunay varlıkta bir fark yaratmaksızın..
Biriken tüm enerjilerin dışarı çıkmadığı, yürekte ve her his yaratıcı olguda sıkışıp kaldığı kaçıncı dolunay..
Biraz isyankar bir tarafım. Biraz inatçı bu kez,
Benim içimdekiler bende kalsın istemiyor kalbim.
O yüzden diretiyor sakin sakin belkide. Ne bu dürtü bir fikri yok ve yanında karmakarışık kafam, üstüne üstüne gelen tüm ama tüm yıkık, yitik saçma ve gereksiz şüphelerin hemen hemen hiçbirinde bana uyan bir yan yok..
“Saçma sıkıştırmalar, gereksiz, özensiz ve değersiz tüm dayatmalar kalbimin çığlıklarını bastırmaya yetmiyor. Çok mühimmiş gibi gösterilen, ipe sapa gelmez, boktan ilgilenmeler, dürüstçe çıkmış bir küfrün yerini tutamaz ki.. İsyanım var acınası, kokuşmuş ve buruşmuş gönüllerin beni biçimlendirmeye çalışmasına.. Ama yook buna sebep benim, saçma gerçekleştirme ihtiyacım.
Gerçekleştirmeymiş, daha ne olacak , bre salak.. Daha ne gerçekleştireceksin, şu boktan hayatın içinde yarattığın renkli yaşamında renklerini yaratan sen değil miydin zaten ? Kim yardım etti, kim destekledi, kime sordun da bu hale getirdin ki bu hayatı..
Herşeyi burnunun dikine yapmadın mı ki şimdi ne bu hal , ne bu saçmalıkları dinleme ihtiyacı..
Keyfin yerindeyken sorun yok . Peki sıkıntı hissettiğin anda ne bu kendine güvensizlik.. Aynaya bak çocuk, kaldır kafanı aynaya bak.
Kendinde emin olmadığın bir yer var... Bul orayı ve bırak ondan kaçmayı.. Neresi, hangi konuda yada kimden kaçıyorsun.. Sen kendinden kaçıyorsun içindekileri istediğin gibi yaşamaktan korkuyorsun, ister inan ister inanma...
Tam istediğin gibi giderken davranışlarınla sözlerinle hislerinle, sürekli kafanda dolanan bir kaç tilki içine tükürüyor herşeyin... Neden yapıyorsun bunu nedeeeennnnnnnnnn??? Ne bu korktuğun.. İnanmadığın kısır döngüler mi, içindeki çıktığında ne olacağını bilemediğin kadınlık mı acıttıkları için kapattığın, yoksa ne ...
Hala dişlerin, tırnakların dışarıda.. Sen kırmadın mı kendini, yetmedi mi ? Yeter çık artık çık şu lanet kapıdan dışarı.. Kim bu, sen misin bu ? Hiç bu kadar sen olmamıştın, ama hala arada bir kendini gösteren ve seni sana kırdırtan kim ? İnatla telefon eden, inatla üzerine yüklediği baskıları kıramadığın kim ? Kim o, sana bu saçma şeyleri düşündürten ? Yüreğini koydun ortaya, bu kadar açmadın şimdiye kadar . Bunun onda biri olmayan bir yerde aciz ve korkak bir halde kırdılar seni. Bırak artık onları düşünmeyi . Çık şu aptal kapıdan. Kapı görünmez bir cam misali önyargını yaratıyor, seni sana karşı yargılıyor.
Çık ve kır şu bardağı, belki de sınav sadece sensindir bre şapsal çerkez kızı.. Kır şu bardağı ne den korkuyorsun ki ??????? “
Diye buyurdu Zerdüşt !!!!!

Hiç yorum yok: